Keşmir bölgesinde uzun süredir devam eden gerilim yeni bir boyut kazandı. Hindistan ordusunun, Pakistan ve Azad Keşmir’deki hedeflere yönelik askeri operasyon başlattığına dair açıklaması, 22 Nisan 2025’te Cammu Keşmir’in Pahalgam bölgesinde 26 turistin hayatını kaybettiği terör saldırısına bir yanıt olarak değerlendiriliyor. Hindistan Basın Bilgi Bürosu (PIB), operasyonların Pakistan askeri tesislerini hedef almadığını ve Pahalgam saldırısının sorumlularına yönelik olduğunu iddia etse de, Pakistan Ordusu Halkla İlişkiler Birimi (ISPR) Genel Müdürü Korgeneral Ahmed Şerif Chaudhry’nin açıklamaları, Hindistan’ın Kotli, Muzafferabad, Bahavalpur ve Muridke şehirlerine füze saldırıları düzenlediğini ve bir caminin de vurulduğunu öne sürüyor. Bu, iki nükleer güç arasında ciddi bir çatışma riskini artırıyor.
Pakistan, bu saldırılara “kendi belirlediği yer ve zamanda” karşılık vereceğini duyurdu, bu da misilleme eylemlerinin planlandığını gösteriyor. Chaudhry’nin açıklamaları, Pakistan’ın tepkisinin sert olabileceğine işaret ediyor. Öte yandan, ABD Başkanı Donald Trump’ın “çok çabuk sona ermesini umuyorum” şeklindeki temennisi, uluslararası toplumun çatışmanın tırmanmasından duyduğu endişeyi yansıtıyor. Ancak, Trump’ın açıklamasında somut bir arabuluculuk önerisi veya taraflara yönelik net bir çağrı yer almıyor.
Arka Plan ve Bağlam
Keşmir, 1947’de Hindistan ve Pakistan’ın bağımsızlıklarından bu yana iki ülke arasında bir çatışma noktası. Bölge, Hindistan kontrolündeki Cammu Keşmir, Pakistan kontrolündeki Azad Keşmir ve Çin’in hakimiyetindeki bir kısım olarak üçe bölünmüş durumda. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1948’de aldığı kararla Keşmir’in geleceğinin halk oylamasıyla belirlenmesi öngörülse de, Hindistan bu plebisite karşı çıkarken, Pakistan BM kararlarının uygulanmasını savunuyor. Son yıllarda, özellikle Hindistan’ın 2019’da Cammu Keşmir’in özel statüsünü kaldırması ve bölgedeki askeri varlığını artırması, gerilimi tırmandırdı.
Pahalgam’daki saldırı, Pakistan merkezli olduğu iddia edilen The Resistance Front (TRF) tarafından üstlenilmişti. Hindistan, bu saldırıyı Pakistan’ın desteklediğini öne sürerken, Pakistan iddiaları reddederek tarafsız bir soruşturma talep etti. Saldırının ardından iki ülke arasında diplomatik ve ekonomik misillemeler yaşandı: Hindistan, İndus Suları Anlaşması’nı askıya aldı, Pakistanlı diplomatları sınır dışı etti ve vize hizmetlerini durdurdu; Pakistan ise hava sahasını Hindistan uçaklarına kapattı ve ticareti askıya aldı.
Mevcut Durum ve Olası Senaryolar
Bazı sosyal medyada paylaşılan gönderiler, çatışmaların Leepa Vadisi’nden Samahni ve Neelum bölgelerine sıçradığını ve yoğunlaştığını iddia ediyor, ancak bu bilgiler resmi kaynaklarla doğrulanmış değil. Ayrıca, bazı gönderiler ABD’nin Hindistan’ı, Çin’in ise Pakistan’ı desteklediğini öne sürüyor, bu da çatışmanın bölgesel ve küresel bir boyut kazanabileceğine dair spekülasyonları artırıyor. Ancak, bu tür iddialar temkinle ele alınmalı, zira X paylaşımları çoğu zaman doğrulanmamış bilgiler içerebilir.
Pakistan’ın 3 Mayıs 2025’te “Abdali” ve 5 Mayıs 2025’te “Fatah” balistik füzelerini test etmesi, Hindistan’a yönelik caydırıcılık mesajı olarak yorumlanmıştı. Hindistan’ın son füze saldırıları, bu gerilimli ortamda Pakistan’ın misilleme kapasitesini test edebilir. Her iki ülkenin nükleer silahlara sahip olması, olası bir savaşın yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor.
Değerlendirme
Hindistan’ın operasyonu, iç politikada Başbakan Narendra Modi’nin sert tutumunu güçlendirmeyi ve Pahalgam saldırısına misilleme yaparak kamuoyunun tepkisini yatıştırmayı hedefliyor olabilir. Ancak, cami gibi sivil hedeflerin vurulduğuna dair Pakistan’ın iddiaları, bölgedeki Müslüman nüfusun tepkisini çekebilir ve gerilimi daha da artırabilir. Pakistan’ın “yer ve zaman” vurgusu, doğrudan bir karşı saldırıdan ziyade asimetrik bir yanıt (örneğin, sınır ötesi militan faaliyetleri veya siber saldırılar) olasılığını da gündeme getiriyor.
Uluslararası toplum, özellikle ABD ve Çin gibi büyük güçler, şu an için temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Trump’ın açıklaması, ABD’nin doğrudan müdahil olmak istemediğini, ancak çatışmanın yayılmasından endişe duyduğunu gösteriyor. BM veya diğer uluslararası aktörlerin devreye girerek ateşkesi sağlama çabaları, geçmişte olduğu gibi sınırlı bir etki yaratabilir, zira her iki ülke de Keşmir meselesinde uzlaşmaz bir tutum sergiliyor.
Sonuç
Hindistan ve Pakistan arasındaki mevcut çatışma, Keşmir sorununun çözümsüzlüğünün bir yansıması. Füze saldırıları ve karşılıklı tehditler, bölgedeki istikrarsızlığı derinleştiriyor. Çatışmanın kontrol altına alınması için uluslararası arabuluculuk şart, ancak her iki tarafın sert tutumu bunu